Saturday, April 11, 2009

Zavallı Psikolojinin Makus Kaderi

Monitor on Psychology dergisinin son sayısındaki bir makalede insanların psikoloji bilimi hakkındaki görüşlerini saptamak icin yapılmış bir çalışmadan bahsediliyordu (Mills, 2009). Penn, Schoen ve Berland’in 1000 kişi ile yaptıkları görüşmenin sonucunda insanların psikolojiyi çok da bilim olarak kale almadıkları bulgulanmış. Katılımcılara göre, psikoloji, bireyleri iyileştirmek icin var olan bir meslek, sosyal hizmetler gibi, ama tıp gibi ya da fizik-kimya gibi bir bilim dalı değil. Katılımcıların sadece %22si psikolojiyi gerçekten insan ve hayvan davranışlarını araştıran bir bilim dalı olarak gördüğünü, %49u ise nisbeten bilimsel teknik ve uygulamalarla ilişkilendirilebileceğini belirtmis. Yani geriye kalan %30luk dilim ise psikolojiyi “bilim” olarak görmediklerini söylemiş.


Bu çalışmanın Amerika’da yapıldığını da göz önünde bulundurursak, psikolojinin görece daha yeni olduğu Türkiye’de durumun daha vahim olduğunu kestirebiliriz. Bence bu durum üzerinde, insanların psikolojiyi sadece davranış bozuklukları konusunda çalışıyor sanmasının büyük etkisi var. Eğer psikoloji, insanların problemlerine çözüm buluyorsa ve her insan bir diğerinden farklıysa nasıl genel-geçerliği olan bir bilim olabilir diye düşünüyorlar. Bu yanlış algılama biraz cahilliğimizden ve araştırmak yerine duyduğumuzla yetinmemizden kaynaklandığı gibi biraz da medyada psikologların gösterilme şeklinden kaynaklanıyor. Dizilerde, filmlerde ya da TV şovlarında psikologlar genelde, mıy mıy konuşan, kelimeleri ağzında yaya yaya söyleyen, sürekli optimist olan, çevresine telkinlerde bulunan ve nihayetinde işe yaramaz bir grup insan olarak gösterilmekte ve psikolojiye duyulan saygının azalmasına neden olmakta.


Daha ciddi bir araştırma yapıldığında, psikolojinin bilimsel yöntem ve uygulamalarını (deney, gözlem, istatistik vs.) kullanan bir alan olduğunu ve klinik psikolojinin bunun sadece ufak bir parçası olduğu görülebilir. Evet her insan bir diğerinden farklıdır ama sonuç olarak davranışlarımızın üretildiği yer olan beyin her insanda aynı şekilde işler. O zaman şunu demek mümkün oluyor: Bütün insanlar için ya da en azından çoğunluk için genel geçer kurallardan bahsetmek mümkündür. Bütün insanlar korktuklarında aynı fizyolojik reaksiyonları verirler. Bütün insanlar öğrenirler, hatırlarlar, unuturlar tekrar öğrenirler ve bütün bu aşamalar belli kurallar çerçevesinde işler. Bütün insanlar bebek olurlar, çocuk olurlar, ergen olurlar, yetişkin olurlar, yaşlanırlar ve ölürler. Bütün bu aşamalar da belli kurallar çerçevesinde gelişir. Örnekleri çoğaltmak mümkün.


Sonuç olarak psikolojiyi sadece bir dert dinleme ve konuşma sanatı olarak görmek onu küçümsemek olur. Hayatımıza daha dikkatli baktığımızda psikoloji biliminin uzun yıllar boyunca yaptığı bilimsel çalışmaların sonucunda elde edilmiş bilgileri kullandığımızı farkedeceksiniz. Bu yüzden bu alan hakkında daha fazla bilgi edinmek ve hakkını teslim etmek gerekir diye düşünüyorum.

0 comments:

Post a Comment