Wednesday, May 13, 2009

Walden Two Toplumu 2

Walden Two’da aile kavramı ve sosyal yaşam da farklı. Gençler hiçbir şekilde cinsel isteklerinden dolayı engellenmiyorlar ve daha henüz 15-16 yaşlarında iken çocuk sahibi oluyorlar. Fakat çocuklar halihazırda komünal olarak büyütüldüğü için anneye hiç bir zorluğu olmuyor. Çocuklar için kurulmuş bakım evleri mevcut ve burada bebekler kendileri için en uygun ortamda toplu olarak yaşıyorlar. Ve davranış mühendisliği burada kendini gösteriyor. Çocuklar ödül ve ceza yöntemi ile koşullanarak öfke, kıskançlık gibi olumsuz duygulardan tamamen arındırılıyorlar ve hayal kırıklıklarına ve engellenmelere karşı dirençli hale getiriliyorlar. Ve 13 yaşında, yetişkinlerle birlikte aynı ortamda yaşamaya hazır oluyorlar. Ayrıca deneysel çalışmaların sonucunda ayrı yaşayan çiftlerin daha uzun süre mutlu bir evlilikleri olduğu bulunduğu için Walden Two da çift ayrı odalarda kalıyorlar. Ve nihayetine bakıldığında ise toplumdaki herbir birey son derece mutlu, üretken ve tatminkar.

Buradan bakıldığında böyle bir toplumun insanı rahatsız eden bir yanı var. Laboratuar fareleri gibi koşullanarak gelen mutluluk sanki gerçek değilmiş gibi geliyor. İnsanın özgür iradesi ve vakarı hiçe sayılıyor. İnsanı ise sırf davranışlarından ve çevrenin ona verdikleri doğrultusunda şekillenen edilgen bir yaratık olarak görmek ise yeterince bunaltıcı oluyor. Fakat 1945te yazılmış olan bu roman ile 2008de yapılmıs ve neredeyse benzer bir toplum öngören, bahsettiğim belgeseldeki Venüs Projesi yıllar geçse bile bilimin niye aynı yerde saydığı konusunda merak uyandırıyor. Kabul ediyorum ki şuanki sistem de pek iç açıcı sayılmaz ama insanın içi ile dışını, kalbini, ruhunu ve beynini bütünleyen başka bir sistem olmalı. Ama nasıl?

2 comments:

• ]< @ |= ¡ ¥ £ • said...

Tezi curutmek pek zor olmasa gerek ama gunumuze kadar sunerek ama uzayamadan gelen "fikir babalari" FIKIRLERINI de "komunal buyusunler diye kendileri için en uygun ortamda toplu olarak " yasanan bakim evlerine emanet etmisler... Mutluluk oyle mutluyum demeyle olmaz, hadi kosulla kendini :( mevcut bakiyeniz yetersiz sesi gelecek.. Mutluluk "kalbi, ruhu, beyni" satmakla olur..
komutla degil.. has hislerle..
Umudumuz sensin sumeyra.. eline saglik..

Anonymous said...

Yazının birincisini okuduğumda bu ütopya kulağıma oldukça hoş gelmişti. Ancak yazının bu bölümünde derinleştikçe gördüm ki pek de tahmin ettiğim gibi değilmiş.
Olması gereken sistemin adı İslam bence. Yani hem kalbe hem beyne hitap edecek olan yöntem.

Post a Comment