Sevinç gözyaşlarına da üçüncü duygu teorisi cevap veriyor. 1960larda ortaya atılan iki faktörlü heyecan teorisine göre duyguların oluşmasında iki faktör etkili oluyor. Birincisi her zamanki gibi fizyolojik reaksiyon, ikinci faktör ise bilişimiz yani herhangi bir uyarana verdiğimiz fizyolojik reaksiyon hakkında yaptığımız yorum. Bu durumda eğer sevdiğimiz birisinden ayrıldığımız için ağlıyorsak bunu üzülme olarak yorumlarken sevdiğimiz birisine kavuştuğumuz için ağlıyorsak bunu da sevinç olarak yorumluyoruz.
İşte bu noktada dış uyaran hakkında yaptığımız yorumlar, vücudumuzda oluşan fizyolojik reaksiyona hangi duygu ismini vereceğimiz etkiliyor. Bu aşamada herkesin aklına acaba bir şekilde hernhangi bir fizyolojik reaksiyonuma farklı bir duygusal anlam yüklediğim olmuş mudur sorusu geliyor ki bu soru A. Aron ve D. Dutton’ın da aklına gelmiş. Ve sosyal psikolojide çok ünlü olan “köprü deneyi”ni yapmışlar.
Güzel bir kadın deneyci, Capilano Suspension Köpsüsü’nün bittiği yerde ya da tam ortasında durdurduğu erkek katılımcılara bir antek doldurtmuş ve herhangi bir soruları olursa arayabilmeleri için de telefon numarasını vermiş. Ve köprünün ortasında anketi cevaplayan katılımcıların deneyciyi arama oranı köprünün sonundakilerden daha fazla olduğu bulunmuş Ve tabii ki arayanlar anket hakkında bir şey sormaktanda deneyciden ne kadar hoşlandıklarını söylemek için arıyorlarmış. Peki sizce deneyci köprünün ortasındayken, köprünün bitiminde olduğundan daha mı güzel görünmektedir yoksa köprünün ortasında durup da sorulara cevap verenler yaşadıkları gerginliği ve bunun sonucu olan fizyolojik değişimi bir aşk belirtisi olarak mı yorumlamışlardır?
3 comments:
Konu aşka gelmişken fizyolojik psikoloji hocamı anmadan ve duyguların oluşumu dersinin sonunda yaptığı yorumu aktarmadan edemeğeceğim: Gördüğünüz gibi arkadaşlar, aşka çok da derin anlamlar yüklemeye gerek yok. Bu nihayetinde bir yorumlama becerisi. Siz sanıyorsunuz ki aşık olduğunuzdan dolayı yemekten içmekten kesiliyosunuz halbuki sadece SSSniz aktif olduğu için iç organlarınız (sindirim sistemi) yavaşlarken kaslarınız aktifleşiyor. Sanıyorsunuz ki sevdiğinizi gördüğünüz için utancınızdan yanaklarınız kızarıyor, halbuki sadece kanınız kaslara yönlendirildiği için yanaklarınız da kızarıyor. Sanıyorsunuz ki aşk sizi güzelleştiriyor, gözlerinizin içi gülüyor, oysa ki sadece gözbebekleriniz büyüdüğü için böyle görünüyor. Ne dersiniz, yalan da sayılmaz…
iyi de butun bu fizyolojik etkenlerin sebebi ask oldugu icin SSS dedigin sey aktif oluyor.Evet kan kaslara yonlendirilildigi icin yanaklariniz al al oluyor ama durup dururken kanin kaslara yonlendirilmesinin sebebi ne? ne oluyor da boyle bir tepkime olusuyor? sebebi ask olur,fazla heyecan olur vs vs.. "ask" i sadeece fizyolik tepkimeden ibaret olarak gostermesi enteresan yani:)
Aslinda herhangi bir uyarana karsi da SSS aktif oluyor. Mesela karsindaki bir ayi ise ayni seyler oluyor vucudunda ama sen buna korku diyorsun. Karsindaki guzel bir insansa buna ask diyorsun. Eger korku olusturan bir obje ile (mesela bir korku filmi) birlikte bir insani (sinemada yaninda oturan kisi mesela) ayni anda gorsen butun vucud degisikligini aska yorma olasiligin cok yuksek. Iste sadece bir yorum meselesi...
Post a Comment