Psikolojide kültür araştırmaları yeni olmamakla birlikte insanlar yeni yeni kültür denen şeyin ne kadar çeşitli olabilieceğini farkediyorlar. Bu ayki American Psychologist dergisindeki bir makalede Adam Cohen, 164 tane farklı kültür tanımının yapıldığını belirtiyor. Buna rağmen Amerika’da yapılan kültür farkı çalışmalarında kültürler, tek düze bir şekilde hala doğu-batı ya da bireyci-toplumcu şeklinde ayrılmakta.
Cohen makalesinde pek çok farklı kültür formları olduğunu belirterek bunlardan üç tanesine değiniyor: Din, sosyo-ekonomik statü (SES)ve yöresel kültürler. Bu üç farklı unsur da kendi içinde değişik kültürler oluşturmakta. Örneğin bir Hristiyan ile bir Yahudinin dünyaya bakışları ve yaşayış tarzları, aynı ülkede bile yaşasalar, aynı değil. Bir Hristiyana göre bir ahlaksızca bir şey düşünmek ile onu yapmak aynı seviyede ahlaka aykırı iken bir Yahudiye göre kötü bir şeyi fiiliyata dökemek, onu düşünmekten daha ahlaksızcadır. Ne yazık ki din ve kültür ilişkisini inceleyen çalışmalar da henüz sınırlı sayıda ve çeşitlilikte. İslamiyet ile Hritiyanlığı ya da Yahudiliği kültürel açıdan karşılaştıran herhangi bir çalışma yapılmamış.
Diğer bir farklı kültür formu ise sosyo-ekonomik statü. Yapılan araştırmalara göre düşük SESden gelen bir insan daha esnek, daha uzlaşmacı ve daha çabuk kendini toparlayabilen bir özelliğe sahipken yüksek SESden gelen birisi kendisini daha çabuk engellenmiş hissedip daha büyük yıkımlar yaşabilir. Günlük hayatımızda da dikkatli bir şekilde baktığımızda, farklı SESden insanların sanki farklı bir dil konuşuyormuş gibi geldiği zamanlar olur.
Yöresel farklılıklar da kültürler üzerinde etki eden bir başka etken. Aynı ülkenin doğusu ile batısında, kuzeyi ile güneyinde bile farklı yaşam tarzları, bakış açıları görülebilir. Bu konudaki çalışamalar genelde Amerika içerisinde ya da uzak doğu ülkelerini karşılaştırma şeklinde yapılmış. Türkiye’de de böyle bir çalışma yapılsa eminim ki değişik yörelerde belirgin kültürel farklar gözlenecektir.
Bu kadar çeşitli ve renkli bir ülkede yaşayan insanlar olarak fabrikasyon malı gibi herkesin aynı kalıba sokulmaya çalışılması ne kadar acı. Halbuki herkes kendi rengini, dilini, dinini baskı altında olmadan serbestçe yaşasa birbirimizi ne kadar zenginleştirecek ve birbirimize neler neler öğretebilecektik.
2 comments:
Çok güzel.Özellikle son parağraf.Ellerine sağlık.Elif gibi sosyologlara çok iş düşüyor.Kulakları çınlasın:)
Tesekkur ederim.
Post a Comment