Son zamanlarda derslerle de paralel olarak dilin düşünce üzerindeki etkisini düşünüyorum. Konuştuğumuz dil acaba nasıl düşündüğümüzü de etkiliyor mu? Bu soruya cevap bulmaya çalışan pek çok araştırma var. Genel olarak bunlar farklı dillerde konuşan insanların renk, şekil, zaman algısı üzerinde yoğunlaşan çalışmalar.
Mesela şu hikayeye bir bakın: Bir trafik kazası sonucunda arabayı kullanan baba olay anında ölürken oğlu yaralı olduğu için hastaneye kaldırılıyor. Cerrah çocuğu görür görmez “Ben bu çocuğu ameliyat edemem çünkü bu benim oğlum” diyor. Soru şu: Bu nasıl olur? İnsanların çoğu cevaben, cerrahın çocuğun gerçek babası ya da biyolojik babası olduğu şeklindeki karmaşık bir açıklama yaparken çok az insanın aklına cerrahın çocuğun annesi olabileceği geliyor. Kimse erkek bir hemşire ve kadın bir cerrah hayal etmiyor. Bu da İngilizcenin gramer yapısındaki cinsiyet ayrımından dolayı mesleklerde de bir önyargı oluştuğu şeklinde yorumlanıyor. Hatta “he”, “she” farkını kaldıralım sadece bir zamir kullanalım diyenler de oluyor.Yapılışı
Ilk deneme olduğu için ben çıkartırken biraz çikolatları döküldü ama olsun tadları harikaydı :))
Afiyet, bal, şeker olsun ama kalori olmasın :)) Hatt mümkünse var olanları da yaksın :))
Bayram tadındaki minik çikolatalar sayesinde de hepinizin geçmiş Ramazan Bayramını kutluyorum :))
*** Aynı şekilde içine farklı tadlar yerleştirip ev yapımı farklı çikolatalar da yapabilirsiniz.
Türkiye den tariflere devam...
Güzel bir İzmir sıcağında taptaze meyvelerin ve sebzelerin satıldığı halk pazarında gezerken, şeftali, çilek, domates, biber ve taze birçok meyve kokularının beni cezbettiği ve benim kendimden geçtiğim günlerden birgündü o gün, pazar kokusunu bu denli özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi :)
Ben kokularla mest ola durayım, deniz börülcesi alalım mı? Sever misin diye bir soruyla irkiliverdim :)) Börülce ile deniz börülcesi arasındaki farkı sormuştum hemen, ona göre bir çıkarsama yapıp ismini ilk defa duyduğum bu sebze hakkında kendimce bir çıkarsama yapacaktım herhalde, Özelliği deniz kıyısına yakın yerlerde yetişmesiymiş, birde İzmir'de daha bi çok yetişirmiş bu bitki, her sahil semtinde satılmıyormuş, buymuş özelliklerinden biri de, bir de ilk baharda tüketilmesi onu daha çok yiyilir kılıyormuş, çünkü sonbahara doğru deniz tuzunu iyice çektiği için aynı lezzeti ve tadı vermiyormuş.
Birde çok ama çok sağlıklıymış, İyotlu topraklarda yetiştiğinden iyot eksikliğine bağlı guatr hastalığına iyi gelıyormuş. Bunun yanında idrar arttırıcı ve kuvvet verici özelliği de varmış, bunun yanı sıra sodyum, potasyum, magnezyum, iyot, kükürt, kalsiyum, fosfor, demir, çinko, manganez ve bakır gibi minerallerde içerirmiş. İşte buymuş Deniz Börülcesinin kısa hikayesi,
Gelelim tarifine ve börülce hakkındaki gerçeklere :) İtiraf etmeliyim ki haşlanırken yanına pek yaklaşmayın zira etrafa vermiş olduğu koku pek bir kötü, pek bi rahatsız edici :) Bide kılçıklarını ayıklamak çok zahmetli, tüm bunlara rağmen tadını tattığınızda çektiğiniz tüm zahmetlere değeceğine garanti verebilirim :)
Tarif kayınvalidemden, resmetmesi ve site de tarifi vermek de benden, tarifi okumasi, uygulaması ve yorumları yazması da sizden :)) Güzel bir iş bölümü oldu ne dersiniz?
Malzemeler
Yapılışı
Afiyet olsun :))
Bahsedeceğim kitap Alev Alatlı’nın bu yıl çıkan kitabı. Kitap genel olarak Amerikan sinema endüstrisinin, Amerika siyasi tarihiyle nasıl içli dışlı olduğunu ve birbirlerini nasıl desteklediklerini bol bol örneklerle ve resimlerle anlatıyor. Az çok film izlemekten ve politika konuşmaktan hoşlanıyorsanız bu kitabı da seveceksiniz. Pek çok ilginç şey de öğreneceksiniz. Mesela Teddy Bear (oyuncak ayı) kavramının nereden geldiğini, Ronald Reagan’ın aktörlük geçmişini (düşünün mesela Kadir İnanır cumhurbaşkanımız olmuş), Amerikan sinama tarihinde yer etmiş erkek oyuncuların çoğunun neden “tall, dark and handsome” olduğunu, ya da oyuncuların ezici çoğunluğun liseden terk olduğunu.
Metesky (yandaki resim), 1940 ile 1957 yılları arasında New York eyaletinin heryerinde aktif olarak bombalar patlatan bir seri bombacıdır. İlk bombası 16 Kasım 1940 da Consolidated Edison Binasında (Amerika’nın temel enerji kaynaklarının olduğu bir bina) bulunmuştur. Bomba patlamamıştır ve zaten bombacı da patlamasını istememiştir çünkü bombanın yanına “CON EDISON ÜÇKAĞITÇILARI, BU SİZİN İÇİN” yazan bir not bırakmıştır. Eğer bomba patlasaydı bu not da yanacağı için bombayı çalışanlardan birinin bulmasını sağlamıştır. Ne bombanın ne de notun üzerinde parmak izi ya da herhangi bir kanıta raslanmamıştır. Bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra bir caddede yine patlamamış bir bomba bulunur. Bu bomba da amaçlı olarak patlatılmamıştır çünkü bomba saatli bir bombadır ve saati kurulmamıştır bile. Bu olaydan üç ay sonra Amerika savaşa girmiştir ve bombacı da Manhattan Polisine savaş boyunca bomba yapmayacağını ve bunun vatanseverlik duygularından kaynaklandığını belirten bir mektup yazmıştır. Savaş bittikten sonra 29 Mart 1950 de Büyük Merkez İstasyonunda (Grand Central) üçüncü patlamamış bomba bulunmuştur ve bu bomba Con Edison binasındaki bomba ile aynı yapıdadır, sadece 9 yıllık bir tecrübenin ardından daha profesyonelce yapılmıştır. Dördüncü bomba ise New York Halk Kütüphanesinin içindeki bir telefon kulübesinde patlamıştır. Diğer bir bomba Grand Central de, ardından da otuzu aşkın bomba genelde halkın yoğun olduğu yerlerde patlamıştır.
New York’lu bir psikatrist olan Dr. James Brussel (yandaki resim) bu olayı merak etmiş ve dedektif Finney’in kendisine dava dosyalarını getirmesiyle bombacının profilini çıkartmaya başlamıştır. Ona göre bombacı erkektir ve Con Edison’nın eski çalışanlarından biridir. Şirketin kendisine zarar verdiğini düşündüğü için onlardan intikam almak istemektedir. Orta yaşlıdır, çünkü paranoya genelde 35 yaşlarında doruğa ulaşır ve bombacı da 16 yıldır aktiftir. Dolayısı ile 50 yaşlarında olması beklenmektedir. Bombacı işinde ustadır ve çok düzenli bir biçimde çalışmaktatdır, çünkü bombalar özenle hazırlanmıştır ve ardından kanıt bırakılmamıştır. Yabancı uyrukludur ya da vaktinin çoğunu yabancılarla geçirmektedir çünkü mektuplarında hiç argo kullanmamış ve çok resmi bir şekilde yazmıştır. Slav’dır ve büyük ihtimalle Katoliktir çünkü kültürel olarak Doğu Avrupa’da silah olarak bomba kullanmak yaygındır ve Slavların çoğu Katoliktir. Bombacı her ne kdar bombalarını hep New York’ta patlatsa da kendisi Connecticut’ta yaşamaktadır çünkü gönderdiği mektuplardan bazılarını iki eyaletin arasında bir şehir olan Westchester’dan göndermiştir ve Connecticut’ta Doğu ve Orta Avrupalı topluluklar yoğunlukla yaşamaktadır. Bombacının ödipal kompleksi vardır ve diğer ödipal kompleksi olanlar gibi evil değildir ve annesi olmayan bir bekar bayan yakın akrabası ile yaşamaktadır. Büyük ihtimalle annesini genç yaşında kaybetmiştir. Çünkü Dr. Brussel bombacının mektuplarındaki W harflerini göğse benzer şekilde yazdığını farketmiştir. 
Karamelize için
Yapılışı
***Afiyet olsun, yaptığınızda beni çağırmayı unutmayın :)) Resimlerin daha yakından incelemek isterseniz üzerlerini tıklayabilirsiniz.
İç Malzemesi
Yapılışı
Çoğumuzun Amerikan filmlerinden aşina olduğu suçlu profili çıkartma işlemi Türkiye’de çok yaygın kullanılmasa bile ileride kullanılma ihtimali yüksek olduğundan ve de az çok merak edilen bir konu olduğu için genel hatlarıyla profil çıkartmadan bahsetmek istiyorum. Profil çıkartma, bu konuda eğitimli bir uzmanın, adli psikolog veya psikiyatristler olabilir, olay yeri incelemesinden, suçlunun bıraktığı kanıtlardan ve izlerden, yararlanarak suçlunun kişiliğine dair bir betimleme yapmasıdır. Türkiye’de kullanılmamasının nedeni de genel olarak budur. Türkiye’de hem bir suçlunun profilini çıkartmak icin gerekli veri tabanı yok hem de şükür ki bu veri tabanını oluşturmak icin incelenebilecek düzenli suç işleyen, seri katiller gibi, suçlular yaygın değil.
Konuya dönecek olursak, olay yeri incelemesinden sonra tümevarımsal ya da tümdengelimsel olmak üzere iki farklı metod kullanılıyor. Tümevarımsal metodda, daha önceden çıkarılmış profillerden yararlanılarak benzer özellikler halihazırdaki bulgulara genelleniyor. Örneğin kurban ne kadar yaşlı ise suçlu o kadar gençtir (25inden başlamak üzre). Ama tabii ki hiçbir suç bir diğerinin tıpatıp aynısı olmadığı için bazen de tümdengelimsel metod kullanılır. Bu metodda belli bir suçun derinden incelenmesi sonucunda bir analiz yapılır. Böylece tümevarımsal yöntemde gözden kaçan ayrıntılar yakanlanmaya çalışılır. Profil çıkartma yöntemleri 1950lerin sonundan itibaren aktif olarak FBI tarafından kullanılmaktadır, özellikle seri katillerin yakalanmasında.
Yukarıda da belirttiğim gibi Türkiye’de kullanılmamakla birlikte ileride ne yazık ki bu yönteme ihtiyaç duyacağımızı düşünüyorum. Çünkü Türkiye’de de şehir hayatının yaygınlaşmasıyla birlikte insanların sosyal ilişkilerinde zayıflamalar basliyor ve buna ek olarak yaşam stresi ve ekonomik sıkıntılar da artiyor. Nihayetinde hem iletişemeyen hem de yoğun stress altında bunalan cinnet geçirmeye ya da bu iş için kafa yorup organize bir şekilde seri suçlar islemeye müsait insanlar için altyapı oluşuyor. Polis Akademisi Öğretim Üyesi Emniyet Müdürü Mustafa Kaygısız’a göre şu ana kadar Turkiye’de 41 tane seri katil tesbit edilmiş. Herne kadar sürecin bu yönde işlemesini istemesek bile profil çıkartma konusunda altyapı oluşturup, önümüzü görüp adımlarımızı erkenden atmalıyız diyorum. Yapılışı
Afiyet olsun, iki arada bi derede aldığım bu güzel tarifi bizlere o guzel iftar sofrasinda tattırğı için Remziyeye teşekkür ediyorum :))
Yapılışı
Afiyet olsun şimdiden, tarifi bize birebir gösterdiği için de Remziye'ye teşekkür ediyorumm :))
Yapılışı
- Tüm malzemeler yoğurulup istenilen şekil veriliyor
Şimdiden afiyet olsun hepinize,
Remziyeciğim güzel tarifin için teşekkür ederim canım :))
Şerbeti için
Yapılışı
*** Biz verdigim tarifin yarisini yaptik, dilerseniz siz tamamini uygulayabilirsiniz.
Afiyet olsun, tarif ve emeginiz için teşekkürler Zehra anne :)

Bu gün bir güzel haber de TMO (Toprak Mahsülleri Odası)dan geldi. TMO ile anlaşma yapan marketler ve bakkallar, mercimek ve pirincin kilosunu 2 TL den satacak.
Bir diğer ramazan müjdesi de Türkiye Fırıncılar Federasyonundan. Genel Başkan Halil İbrahim Balcı ramazan sofralarının en önemli yiyeceği pidenin fiyatının geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 3-3,5 TL arası olacağını söyledi.* Ramazanın bu güzel geleneği devam ettikçe sıcak pide almak için ezan saatine yakın, fırınların önünde kuyruk görmeye devam ediceğiz gibi.
Yazları Türkiye’ye gitmenin en güzel yanlarından biri de, yeni çıkan ya da arkadaşlarımın şiddetle tavsiye ettiği kitapları alıp okumak ve açığı kapatmaya çalışmak. İşte bu yaz, her ne kadar çok yeni olmasa da, bir arkadaşım sayesinde keşfettiğim yazarlardan biri de Murat Menteş ve son kitabı Dublörün Dilemması.
Meger gercek dostlar ayrilikla bilinirmis….
Ebed yolcularinin yurudugu kervanda
Rahat rehavet nedir bilmeyen o ruhlara
Yollar ,zaman ve mekan hic engel degilmis
Elbet goz yasarir,gonul huzunlenirmis
Muhabbet-i Hakikiye iste boyle erilirmis…..

